14 Şubat 2021 Pazar

ÖZEL DERS GEREKLİ Mİ?

Özel ders, öğrencinin eksik kaldığı konuları tamamlamak için verilen birebir derstir. Öğrenci anlayamadığı veya bir sebeple kaçırdığı, yetişemediği konuyu, yetkin olduğunu düşündüğü öğretmenden tek başına dinler. Öğretmenin odağında sadece o öğrenci olacağından çok daha verimli bir ders olacağı varsayılır.

Bu ilk bakışta mantıklı gelebilir. O halde ayrıntıya girelim.

Tanıma bakalım.

1. Öğrencinin eksik kaldığı konu diyoruz. Zayıf olduğu ders değil!

Genel hata öğrencinin tüm sene boyunca özel ders almasıdır. Üstelik ders genelde matematiktir. Bu ders yükü senelik 80 saati bulur ve bugün yaklaşık değeri 12.000 TLdir.  Maddi yükü bir tarafa bırakalım şimdi. Olaya dönelim.

Matematik dersinde öğrencinin eksikleri genellikle temeldedir. Sayı türleri ve işlemler, harfli ifadeler ve kullanımı. Geometride ise üçgenler. Bu konuların çalışma yöntemi alıştırma ağırlıklıdır ve öğrencinin bireysel gayreti ön plana çıkar. Hocanın sabırla öğrencinin yanlışlarını düzeltip, doğru öğrenmeyi pekiştirecek kadar alıştırmayı öğrencinin çözmesini sağlamak nokta atışı çözümdür. Hem öğretmen hem öğrenci için sabır gerektiren uzun bir süreçtir. Verimli çalışılmadığını hissettirecek kadar küçük adımlarla ilerlenir. Bu etkinliklerde motivasyonu sağlayan temel unsur grup çalışmalarıdır. Öğrenci bu çalışmaları ancak arkadaşlarıyla birlikte yaptığında katlanılabilir hale gelir. Tek başına yapılan çalışmalar büyük çoğunlukla birkaç günden daha uzun olmaz. (Öyle sanıyorum ki ülkemizde en çok satılan ama en az çözülen kitap Antrenmanlarla Matematiktir.)

Bu durumda öğretmenin eli kolu bağlıdır. Öğrenci ve velisi bir an önce mesafe alabilmek istemektedir ki öğrenci her zaman sabırsızdır. Öğretmen için yapılabilecek tek şey kalır. Bu alıştırmaları öğrenciye ödev olarak verip gümbür gümbür konulara dalmak. Öğrenci üstlü sayıları bilmezken üstlü denklemlerle uğraşmaya, harfli ifade bilmezken çarpanlara ayırma öğrenmeye çalışır. Sonuç elbette hüsran!

2. Yetkin öğretmen diyoruz. Profesör değil.

Öğretmenin yetkinliğini, öğrenciye aktarabilme becerisi olarak tanımlamak en doğrusudur. Basit şekilde “en iyi öğretmen, en iyi öğretendir”. Bu durumda öğretmenin hangi okullarda eğitim aldığı ve hangi kurumlarda ders verdiği öğrenciyi niye ilgilendirsin ki? Öğrencinin bakması gereken kendisine faydası olmalıdır. Örneklerle açıklamakta fayda var.

Öğrenci meslek lisesinde okumuş ama özel ders vermesi için fen lisesi öğretmeni ile anlaşılıyor. Çünkü öğretmen başarılı adlediliyor. Çalıştırdığı öğrenciler tıp fakültelerine hukuk fakültelerine giriyor. Oysa ki öğretmenin tecrübesi, akademik başarısı yüksek olan öğrencilerle sınırlı. Ne öğrencinin sorunlarından ne kavrama hızından haberdar. Bilse ne fayda. Tecrübesi zayıf öğrencilerle çalışmak üzerine değil. Öğrenci ne kadar kendini zorlasa da öğretmenin anlattıklarının, açıklamalarının tekrar açıklanmaya ihtiyacı vardır. Öğrenci başaramamasının kendi suçu olduğunu düşünecektir. Asla başaramayacağına dair fikirler oluşmaya ve güçlenmeye başlar. Buna eğitim dilinde öğrenilmiş çaresizlik diyoruz.

Diyelim ki öğrenci çok başarılı fakat öğretmen  akademik başarısı düşük öğrencilerle çalışmak konusunda tecrübe sahibi. (İşte bu en haksız eleştirilerin yapıldığı durum. Öğretmen başarısız diyemeyiz. Hatta şahsen bu öğretmenlere büyük saygı duyarım. Benim gözümde en iyi öğretmen en zayıf öğrenciye öğretebilendir. Bana fevkalade görünür hep. Çoğunlukla gerçekten dokunulmaya ihtiyacı olanlar da zayıf öğrenciler değil midir?) Bu durumlarda öğretmenin yavaş kalması, öğrencinin hızına yetişememesi, zor örneklerde yeterli olamaması sıkça karşımıza çıkar.

 

3. Öğretmenin odağında tek başına o öğrencinin olması diyoruz. Öğrenciye özel anlatım değil.

            Öğretmenin öğrencinin eksiğini tespit edip ona özel ders anlatımı yapması çok zor bir iştir. Çok zaman esas zor ve uzun olan tespit aşamasıdır ki öğretmenin her konu için eksiği veya yanlış öğrenmeyi bir çırpıda anlamış olması beklenemez. Bu sebeple her ne kadar adı kişiye özel ders olsa da sonuç öğretmenin genel anlatımının öğrencinin hızına göre modifiye edilmiş halidir.

Öğretmenin esas işi ders sunumu yapmaktır. Tecrübeli öğretmenin sunumu büyük oranda sabitleşmiştir. Teorik ifadelere girişi ve akışı öğrenciye göre değişmeyecektir. Bu durumda öğrenciye göre değişebilen sadece örneklerin zorluk düzeyi ve açıklamaların seviyesi olabilir. Örneklerin zorluk düzeyi genelde YKS’ye göre belirlendiğinden, özel dersi özel yapan, soru çözümlerine dair  öğretmenin açıklamalarının seviyesidir. Bu, özel derse yüklenen anlamın çok altındadır.  

Gelelim sonuca.

Özel ders şu özellikteki öğrenciler için faydalıdır.

·        Ders değil konu eksiği olan

·        Temelde sorunları olmayan

 

Özel ders şu özellikteki öğrenciler için faydasızdır.

·        Temel düzeyde eksikleri çok olan

·        Öğrenme hızı düşük olan

·        Kurs/Okul programı takip etmeyip, sadece özel dersle yol almaya çalışan

·        Öğretmeni kendi seviyesine göre seçemeyen

·        Dersin peşinden o dersle ilgili çalışma yapmayan.

 

                                                                                                    Selçuk KOCAOĞLU