Özel ders, öğrencinin eksik
kaldığı konuları tamamlamak için verilen birebir derstir. Öğrenci anlayamadığı
veya bir sebeple kaçırdığı, yetişemediği konuyu, yetkin olduğunu düşündüğü
öğretmenden tek başına dinler. Öğretmenin odağında sadece o öğrenci olacağından
çok daha verimli bir ders olacağı varsayılır.
Bu ilk bakışta mantıklı
gelebilir. O halde ayrıntıya girelim.
Tanıma bakalım.
1. Öğrencinin eksik kaldığı konu diyoruz. Zayıf olduğu ders
değil!
Genel hata öğrencinin tüm sene
boyunca özel ders almasıdır. Üstelik ders genelde matematiktir. Bu ders yükü
senelik 80 saati bulur ve bugün yaklaşık değeri 12.000 TLdir. Maddi yükü bir tarafa bırakalım şimdi. Olaya
dönelim.
Matematik dersinde öğrencinin
eksikleri genellikle temeldedir. Sayı türleri ve işlemler, harfli ifadeler ve
kullanımı. Geometride ise üçgenler. Bu konuların çalışma yöntemi alıştırma
ağırlıklıdır ve öğrencinin bireysel gayreti ön plana çıkar. Hocanın sabırla
öğrencinin yanlışlarını düzeltip, doğru öğrenmeyi pekiştirecek kadar
alıştırmayı öğrencinin çözmesini sağlamak nokta atışı çözümdür. Hem öğretmen
hem öğrenci için sabır gerektiren uzun bir süreçtir. Verimli çalışılmadığını
hissettirecek kadar küçük adımlarla ilerlenir. Bu etkinliklerde motivasyonu
sağlayan temel unsur grup çalışmalarıdır. Öğrenci bu çalışmaları ancak
arkadaşlarıyla birlikte yaptığında katlanılabilir hale gelir. Tek başına
yapılan çalışmalar büyük çoğunlukla birkaç günden daha uzun olmaz. (Öyle
sanıyorum ki ülkemizde en çok satılan ama en az çözülen kitap Antrenmanlarla
Matematiktir.)
Bu durumda öğretmenin eli kolu
bağlıdır. Öğrenci ve velisi bir an önce mesafe alabilmek istemektedir ki
öğrenci her zaman sabırsızdır. Öğretmen için yapılabilecek tek şey kalır. Bu alıştırmaları öğrenciye ödev olarak verip
gümbür gümbür konulara dalmak. Öğrenci üstlü sayıları bilmezken üstlü
denklemlerle uğraşmaya, harfli ifade bilmezken çarpanlara ayırma öğrenmeye
çalışır. Sonuç elbette hüsran!
2. Yetkin
öğretmen diyoruz. Profesör değil.
Öğretmenin yetkinliğini,
öğrenciye aktarabilme becerisi olarak tanımlamak en doğrusudur. Basit şekilde “en iyi öğretmen, en iyi öğretendir”. Bu durumda
öğretmenin hangi okullarda eğitim aldığı ve hangi kurumlarda ders verdiği öğrenciyi niye
ilgilendirsin ki? Öğrencinin bakması gereken kendisine faydası olmalıdır.
Örneklerle açıklamakta fayda var.
Öğrenci meslek lisesinde okumuş
ama özel ders vermesi için fen lisesi öğretmeni ile anlaşılıyor. Çünkü öğretmen
başarılı adlediliyor. Çalıştırdığı öğrenciler tıp fakültelerine hukuk
fakültelerine giriyor. Oysa ki öğretmenin tecrübesi, akademik başarısı yüksek
olan öğrencilerle sınırlı. Ne öğrencinin sorunlarından ne kavrama hızından
haberdar. Bilse ne fayda. Tecrübesi zayıf öğrencilerle çalışmak üzerine değil.
Öğrenci ne kadar kendini zorlasa da öğretmenin anlattıklarının, açıklamalarının
tekrar açıklanmaya ihtiyacı vardır. Öğrenci başaramamasının kendi suçu olduğunu
düşünecektir. Asla başaramayacağına dair fikirler
oluşmaya ve güçlenmeye başlar. Buna eğitim dilinde öğrenilmiş çaresizlik
diyoruz.
Diyelim ki öğrenci çok başarılı
fakat öğretmen akademik başarısı düşük
öğrencilerle çalışmak konusunda tecrübe sahibi. (İşte bu en haksız eleştirilerin
yapıldığı durum. Öğretmen başarısız diyemeyiz. Hatta şahsen bu öğretmenlere
büyük saygı duyarım. Benim gözümde en iyi öğretmen en zayıf öğrenciye
öğretebilendir. Bana fevkalade görünür hep. Çoğunlukla gerçekten dokunulmaya
ihtiyacı olanlar da zayıf öğrenciler değil midir?) Bu durumlarda öğretmenin
yavaş kalması, öğrencinin hızına yetişememesi, zor örneklerde yeterli olamaması
sıkça karşımıza çıkar.
3. Öğretmenin odağında tek başına o öğrencinin olması diyoruz. Öğrenciye özel anlatım değil.
Öğretmenin
öğrencinin eksiğini tespit edip ona özel ders anlatımı yapması çok zor bir
iştir. Çok zaman esas zor ve uzun olan tespit aşamasıdır ki öğretmenin her konu
için eksiği veya yanlış öğrenmeyi bir çırpıda anlamış olması beklenemez. Bu
sebeple her ne kadar adı kişiye özel ders olsa da sonuç öğretmenin genel
anlatımının öğrencinin hızına göre modifiye edilmiş halidir.
Öğretmenin esas işi ders sunumu
yapmaktır. Tecrübeli öğretmenin sunumu büyük oranda sabitleşmiştir. Teorik
ifadelere girişi ve akışı öğrenciye göre değişmeyecektir. Bu durumda öğrenciye
göre değişebilen sadece örneklerin zorluk düzeyi ve açıklamaların seviyesi olabilir.
Örneklerin zorluk düzeyi genelde YKS’ye göre belirlendiğinden, özel dersi özel
yapan, soru çözümlerine dair öğretmenin açıklamalarının
seviyesidir. Bu, özel derse yüklenen anlamın çok altındadır.
Gelelim sonuca.
Özel ders şu özellikteki
öğrenciler için faydalıdır.
·
Ders değil konu eksiği olan
·
Temelde sorunları olmayan
Özel ders şu özellikteki
öğrenciler için faydasızdır.
·
Temel düzeyde eksikleri çok olan
·
Öğrenme hızı düşük olan
·
Kurs/Okul programı takip etmeyip, sadece özel
dersle yol almaya çalışan
·
Öğretmeni kendi seviyesine göre seçemeyen
·
Dersin peşinden o dersle ilgili çalışma
yapmayan.